sır: gerçekten istediğimiz her şeye sahip olabilir miyiz?
‘’Dünyayı değiştirmek için büyüye ihtiyacımız yok; ihtiyacımız olan gücü zaten içimizde taşıyoruz.’’ -Rowling
Her insana kendine ait boş bir defter verilir.
İstediğiniz hayata, istediğiniz kişiye, hayalinizdeki mesleğe, sağlıklı bir zihne veya her ne düşlüyorsanız... Tüm bunlara bir büyü ile sahip olabilirsiniz. Tarihe adını kazımış bilim insanları, filozoflar, mucitler ve düşünürlerin kullandığı söylenilen bir büyü ile. Adamotuna, defne yaprağına veya yasemin yağına ihtiyacınız yok. Tek gereken zihniniz. Bu büyünün adı ‘’çekim yasası’’.
Çekim Yasası, evrenin temelinde yattığına inanılan bir yasa. Buna göre, her şey enerjiden oluşur. Evrenin tanrısı enerjidir. Yok olmaz, görülemez. İnsanların düşünceleri bile enerjidir ve böylece bütün düşüncelerimizle bir frekans yayarız. Olumlu ya da olumsuz düşünceler kendileriyle aynı frekansta olanları mıknatıs misali çeker.
Mesela, aksilikle başlayan bir gününüzün geri kalanı da aynı şekilde geçti mi? Ya da başınıza gelmesinden en çok korktuğunuz şey başınıza geldi mi? Eğer geldiyse onu siz çağırdınız ve o da davetinizi kırmadı. Bunun sebebi sürekli zihninizde onu düşünmeniz ve evrene o frekansı yollamanız.
Bu yasayı hayatınızı yönlendirmek için kullanmak isterseniz, tek gereken olumlu düşünüp o frekansları yaymak. Evrene dileklerinizi doğru cümleler ile göndermeli ve sonsuz bir inanç duymalısınız. Ona şükranlarınızı sunmalısınız.
2006 yılında dünyanın her yerini saran Sır isimli belgeselde tam olarak bundan bahsediliyor. Olumlu düşün ve o sana gelsin. Peki her şey bu kadar basit mi?
Tabi ki değil. Hiçbir şey oturduğumuz yerden bize gelmez. Olumlu düşünmek, iyi enerji yaymak ve inanmak dışında bir de mücadeleye ihtiyacımız var. Hayalinizdeki hayatın formülü bunlardan ibaret. Biraz detaya inelim.
Saydığımız tüm terimler ana madde yani hepsine ihtiyacınız var. Şu an olmak istediğiniz yerde, olmak istediğiniz kişi gibi hissetmiyorsanız, hayatınızın karar mercii siz değilseniz kalkın ve değiştirmeye başlayın. Enerjinizi değiştirin. Kötü şeylerden önce iyi şeylere odaklanın. Görebiliyoruz ama bazen yanlış tarafa bakıyoruz. Kafanızı çevirin. Gerçekten istediğiniz şeyleri düşünün, kalbinizin derinlerinde yatan arzularınızı. Onlar için ne kadar çaba harcayabileceğinize karar verin. Daha sonra onlar için mücadele edin. Herkesin hayatında bariyerler var ama hiçbiri aşılmaz değil. Sadece kafanızda kendinizi programladığınız için size öyle geliyor. İnanç insanın temelinde yatar. Herhangi bir dine, mite, efsaneye veya mitolojiye değil. Kendine. Onu bulmalısınız.
Değiştiremeyeceğiniz bazı unsurlarda var tabi. Geçmişi değiştiremezsiniz, önceki sizi değiştiremezsiniz, yapılmış eylemleri değiştiremezsiniz. Ama geçmişi boş verip küllerinizden yeniden doğabilirsiniz. Tıpkı bir Anka Kuşu gibi. Ex flammis orior.
Diğer bir seçenek ise denizin dalgaları sizi nereye sürüklerse oraya gitmek.
Bence kendi yolunuzu kendiniz seçin.
Ya size defteri veren evrenden bir de kalem isteyip onu kendiniz doldurun ya da defterinizi, sizin için başkalarının doldurmasına izin verin.
İnanırsanız doğru yolu bulabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder